Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî: Mesnevî
a. Hazırlık
Hz. Ömer zamanında yaşayan ihtiyar bir çalgıcı vardır. Zamanla gençliğini kaybeden çalgıcı bir dilim ekmeğe muhtaç olur. Sıkıntılı günlerinden birinde Medine kabristanında çeng çalarken uyuyakalır.
b. Rüya
Çalgıcı, rüyasında gaip ülkesinin güzelliklerini seyreder ve gördüğü güzellikler karşısında hayran olup oradan ayrılmak istemez. Kulağına bir ses derdine deva verileceğini söyler. İlâhî bir hikmet neticesinde bir süre orada tutularak ruhunun bedenine dönmesine izin verilmez.
Çalgıcının, Hz. Ömer zamanında yaşadığının ifade edilmesi, okuyucuya anlatılan olaylarla birlikte kahramanların da gerçek olduğu izlenimini vermektedir. Bu açıdan ihtiyar çalgıcının rüyasında gaip ülkesinin güzelliklerini seyredişi ve bu sırada bir sesin kendisine nida etmesi olağanüstü öğeler olup, çalgıcıyı âdeta bir masal kahramanına dönüştürmektedir.
Hz. Ömer’in Rüyası
a. Hazırlık
İhtiyar çalgıcının Medine kabristanında uyuduğu sıralarda Hz. Ömer’e de zamansız bir uyku gelir.
b. Rüya
Hz. Ömer, rüyasında gaipten gelen bir ses duyar. Bu ses, ona mezarlıkta muhtaç bir kulun olduğunu ve hazineden yedi yüz dinar alarak o yoksula vermesini, harcayıp bitirdiğinde ise ‘bana gel’ diye söylemesini buyurur.
c. Uyanış
Hz. Ömer, uykudan uyandığında hemen kendisine söylenen parayı alarak Medine kabristanlığına gider ve çalgıcıyı bulur.
d. Sonuç
Hz. Ömer, rüyasında emredilenleri çalgıcıya söyleyerek elindeki parayı verir. Çalgıcı kendinden geçer, ağlayarak günahlarını sayar. Hz. Ömer de onu istiğrak makamına yönlendirir.
Hz. Ömer’in ilahî bir ses vasıtasıyla yönlendirilmesi, onun rüyasını maddî dünya öğelerinden uzaklaştırarak ruhî bir deneyime dönüştürür. Rüya sahibinin gerçek bir kişi olması ve rüyanın içerdiği olağanüstülükler okuyucunun bir masal atmosferinde yaşamasını sağlar.
Sarıkaya, Eski Türk Edebiyatında Rüya, 172